Ana içeriğe atla

Metin Denemesi

Şarkı dinlerken aklıma gelen bir hikayeyi yazıya dökmeyi denedim. Yalnızca nasıl göründüğünü görmek istiyorum.


"Şunu inlerken aklıma geldi
Şatoda yaşayan Mika adında bir adam var (isimler üzerine sonra çalışırız)
Bu adamın 5-10 yaşlarında pek çok çocuğu var
13 tane
İkisi erkek
Mika ve ailesi şato benzeri bir yerde köyde yaşıyorlar
Bu şatodaki insanlar diğer insanlardan farklılar
Ruhsuz görünüyorlar ve o kapaktaki kız kadar acayip bakıyorlar
Köy halkından 17 yaşlarında sarışın bir doktor adayı genç şatoya geliyor
Saçlarını morumsu griye boyatmış 8 yaşlarındaki kız çocuğu Neşa ile karşılaşıyor
Bu kız gotik giyiniyor
Şatoda kendine ait odasında yuvarlak bir aynası var
Ondan kendine bakarak giyiniyor ve saçlarını boyuyor yatmadan önce
Sabah kalktığındaysa eğer karar verirse saçlarını kesip kısaltıyor makasla
Kız, genç adama çok soğuk ve donuk gözüküyor. Genç adam soru sorduğunda kız cevap vermeyip aynı ağır havada yürüyüp su dolduruyor
Genç adam bunun üzerine küçük kız tarafından takılmadığından yürekliliğini kaybediyor
ama kız hemen bu sırada yanıtlıyor
vs.
Bu kız şatonun bahçesinde çimenlere geçip insanları izliyor uzaktan
İnsanların davranışlarını mantıksız buluyor ve kardeşleri arasında geçimsizliklerden hoşlanmıyor
Niye affedemiyorlar (şarkı sözü)
Gece genç adamla Mika konuşuyorlar
Genç adam onları ruhsuz yetiştirdiği için Mika'ya çıkışıyor oysa hep efendim der ve sakin kalır
Masaya ellerini koyarak ileri atılıyor
Mika hiç istifini bozmayıp bardağından bir yudum alıyor
Genç adam kendi halinden utanıyor
Fakat sonra Mika açıklamaya geçiyor
"Onlar ruhsuz değiller. Onlar duygularını derin ve ağır yaşıyorlar. Uzunca ağladıktan sonra içinde yakan bir duygu kalır ama daha fazla hıçkırmazsın. Onlar öyleler. Duygularını göstermiyorlar çünkü duygularının tepkileri yok."
"Neşa (gri saçlı kız) hiç gülümsemez bu sabah insanları izlerken aslında mutluydu. Gözlerini kocaman açmış insanları izliyordu. Şaşırmıştı ve mutluydu fakat mutluluğunu gösterecek seninki gibi bir yüz ifadesi yok onun."
Genç adam bu şatoya kimsenin nüfuz edemeyeceğini düşünür. Köydeki insanlar kızları şatonun avlusunun dışında görmezler. Konuşmak zorunda kaldıklarında onları gulyabani gibi görürler. Genç adam da köylüler gibi bu küçük yaşlardaki çocukların kendilerinden daha zeki olduklarını düşünür. Genç adam Mika'yı ve kızları tanıdığı için (Neşa dirseğini incittiğinde Mika onu çağırmıştı. Aslında Mika'nın incinen kolu için değil, incinen duyguları için çağırmıştı çünkü Neşa'nın kazasından bir iki gün evvel genç adamla tanışmıştı)
Genç adam Mika'nın yenilmez olduğunu düşünüyordu. Krallıkla da ilgisi var gibi görünüyordu. Onun için 20 kişilik atlı alay gelmişti. Köylüler Mika'nın bir şeyler çevirdiğinden emin olduklarından bunun onun işinin bittiği anlamına geldiğini düşünmüştüler ve dedikoduya başlamışlardı hemen ama genç adam Mika'dan o gün dahi korkuyordu. Korkmakta haklıydı da, onları bir gece ağırlayıp ertesi gün göndermişti.
Üstelik alay, köylülerin mallarını çalıyor ve huzursuzluk veriyordu. Ancak atlıların kötü muamelesi Mika'nın köylüler üzerinde yarattığı korkunç psikoloik durumla karşılaştırılamazdı.

Genç adam Mika'dan korkmakta haklı olsa da onu gözünde çok büyütmüştü ve onun üstünde de bir şeylerin olduğunu bilmiyordu. Oysa Mika, bu köye saklanmak için gelmişti
Arkadaşına tembihlediği gibi onurlu şekilde ölmektense hiç imkan olmasa da kendini kurtarmayı seçmiş ve hastalığına rağmen hala sağlıklı bir şekilde yaşıyordu. Hastalık belirtisi de göstermiyordu.
Aradan aylar geçtikten sonra...
Mika genç adamla vedalaşıp bir gece tüm laboratuvar malzemelerini ve değerli eşyalarını alıp arabalara yükleyerek köyden kaçmıştı
Ertesi sabah bazı insanlar şatoya gelmiştiler
Mika'nın yaşlarında (20'lerinin sonlarında) bu insanlar
Şatoyu inceleyip kitapları, kaldırılmış eşyaların izlerini inceliyorlar ve neler olduğunu anlamaya çalışıyorlardı
Kızların ve özellikle Neşa'nın günlüklerini okuyorlardı. Her şahsın günlüğü ya da çalışma notları kendi karakterlerini andırıyordu
Neşa'nın günlüğünü önen yuvarlak aynanın arkasındaki bir bölmede buldular
Defter yine gotik tarzdaydı ve Neşa tarafından eklemeler yapılmıştı. Eski bir büyü kitabına benziyordu.
....
Hikaye şatodan Mika'nın ayrılmasının ardından gelen insanların (Mika'nın eski arkadaşları)
Gülükleri ve şatoyu inceleyip yaşamları bulup aydınlatmalarını anlatıyor
Mika'nın yetiştirdiği hayatları
Daha çok NEşa'Nın ağzından başka bir fontla günlük aynen aktarılmıştı. Hikayenin çarpıcı yanı yeilmez ve aşılmaz olarak farklı farklı günlüklerde ve çalışma notlarında, karalamalrda anlatılan Mika'nındaha hikayenin başında kaçmasını anlatıyor olması
Günlüklere ana karakterlerin çözemediği detayları Mika'nın arkadaşlarının Mika'yı tanıdıkları için hiç şaşırmadan ama üzülerek görmeleri dikkat çekici
"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Katlanmak Nedir, İçine Atmaktan Farkı Nedir?

Birini kıracağım zaman, benden hoşlanan birine (artık nefret ediyor) ben de ondan hoşlandığım halde benden uzak durmasını söylemeyi düşündüğüm zaman ve diğer pek çok kendimdense bir başkasını düşündüğüm zaman yükü kendi sırtıma almayı seçtim, yalan söyledim, gerçeği gizledim, davranışlarım dahi yalandı. Kimseyi kırmamak için gerçekleri yalnızca kendime sakladım ve dizilerdeki gibi kendinden soğutma yöntemlerine başvurdum o kızı uzaklaştırmak için. Daha pek çok şey oldu hatta belki de Özdemir Asaf'ın "Çizik" şiirine farklı bir yorum getirdim. Bunları yaparken güvendiğim şey kendimdi, ben katlanabilirdim. İlk başta katlanabiliyorum sandım, açıkçası çok geç olana kadar katlanmanın bu olmadığını fark etmedim. Kötü şeyler olduğuna, yanlış anlaşıldığımda iç çekip doğru yaptığımı düşünüyor ve yoluma devam ediyordum. "İçine atmak" deniyor buna, katlanmak anlamına geliyor fakat katlanmakla benim bahsettiğim başka. İçinize attığınızda bir süre sonra dolarsınız daha fazla

Ben Saçma Bir İnsanım

Ben saçma bir insanım. Hayatım duygulara dayanmayan bağlantılara göre çalışıyor. Duyguları bir zamanlar her nasılsa yanlış bulup mantığa yöneldiğimden her şeyi anlamaya çalışan aklım formülleştirdiği yöntemlerle öğrendiklerimi maddeler halinde sıraladı. Sevdiğim bir insanı niye sevdiğime dair maddelerim var. Mesela bir örnek vereyim: Sen diğerleri gibi basit bir insan değilsin. Diğerlerinin muhabbetleri, esprileri sosyal medyadan ve alışılmış şeylerden gelir. "Ne kadar ... bir kız!" gibi ifadeleri değiştire değiştire tekrar tekrar kullanırlar ve buna gülerler. Sen onlar gibi değilsin. Diğerleri sırf öyle gördükleri için fakat içten öyle hissettikleri için değil nazik davranırlar çünkü bu onlar için bir alışkanlıktır. Böyle insanlardan bazen "Kırılmasın diye / Ayıp olmasın diye öyle dedim" gibi sözleri duyabilirsiniz. Sosyal kaygıdan yani toplumun kurallarının dışına çıkmaktan korktukları için nezaket gösterdikleri görülür. Sosyal bir sisteme dahildirler ve bu sist